Panik bozukluk, kendi kendine ve umulmayan şekilde gelen korku ataklarıyla karakterize şekilde kendisini göstermektedir. Panik bozukluğu yaşayan kişiler kalp krizi ve felç geçirmek, bayılmak, ölmek veya akıllarını kaybetmekten yoğun bir korku duymaktadırlar. Çok az bir zaman içerisinde bu duygular en üst noktasına ulaşan kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, üşüme gibi belirtilerle de kendilerini göstermektedirler.

Her panik nöbeti panik bozukluğu anlamına gelmez, başka ruhsal ve fiziksel hastalıklarda da ortaya çıkabilir ve kendini gösterebilmektedir.

Panik bozukluk, bilindiği gibi birdenbire kendini gösteren ve zaman zaman yinelenen, kişiyi çaresizlik ve dehşet içinde bırakan ve kişiye çok yoğun bir şekilde sıkıntı, kaygı ve korku yaratan nöbetler şeklinden karakterize olmuştur. Bu bozukluklar atak şeklinde aniden başlar giderek şiddeti ve kişide hissettirdiği yoğunluğu artar. Yapılan araştırmalara göre; 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçmektedir. Bu esnada hastaların ortak olarak tekrarladığı fiziksel ve psikolojik semptomlar yaşarlar. Çoğu zaman bunu; “kalp krizi /felç geçiriyormuş gibi hissetmek”, “aklımı kaçırıyormuş/çıldıracakmış, kontrolü kaybediyormuş gibi olmak.” Şeklinde tanımlamaktadırlar.

Panik bozukluğu, panik atağa göre çok daha nadir olarak görülen her 100 insandan yaklaşık 3-4’ünde görülen, tekrarlayıcı, gösterilebilen bir sebep olmaksızın atakların yaşanmasıyla seyreden kişinin işlevselliğini bozan bir durum olarak da tanımlanmaktadır.

Panik bozukluğu olan kişiler yaşadıkları atakların tekrar olacağından büyük endişe ve kaygı duymaktadırlar. Bu kişiler atak zamanları Telaşlı konuşur ya da konuşamaz. Zihni bulanık gibidir. Kendini garantiye almak için bir yere oturur veya donup kalır. Düşünce içeriğinde bayılacağı, öleceği, ölmesine neden olacak ağır bir hastalık geçirmekte olduğu düşüncesi yer almaktadır.

Yapılan tıbbi ve farmakolojik çalışmalar neticesinde panik bozukluğun tedavisin de ilaç ve psikoterapi oldukça tedavide oldukça etkilidir ve tam düzelme sağlanabilmektedir. Hastalığın sıklığı, tanısı, oluş mekanizmalarının açıkça anlatıldığı ruhsal eğitimin tedavide önemli bir etkisi vardır. Hastalık belirtileri düzeldikten sonra tedaviye doktor önerdiği sürece devam edilmelidir.

Panik bozukluğunda faydası ispatlanmış, başarılı sonuçları gözlemlenen iki tedavi yöntemi mevcuttur. Bunlar ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapidir